KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
70 - (2815) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. أخبرني
أبو صخر عن
ابن قسيط.
حدثه؛ أن عروة
حدثه؛ أن
عائشة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم حدثته؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خرج من
عندها ليلا.
قالت فغرت
عليه. فجاء
فرأى ما أصنع.
فقال "مالك؟
يا عائشة!
أغرت؟" فقلت:
وما لي لا
يغار مثلي على
مثلك؟ فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "أقد جاءك
شيطانك؟"
قالت: يا رسول
الله! أو معي
شيطان؟ قال
"نعم" قلت: ومع
كل إنسان؟ قال
"نعم" قلت:
ومعك؟ يا رسول
الله! قال
"نعم. ولكن ربي
أعانني عليه
حتى أسلم".
{70}
Bana Harun b. Saîd
EI-Eylî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû
Sahr, İbni Kuseyt'dan naklen haber verdi. Ona da Urve, ona da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe rivayet etmişki: (Aişe r.anha şöyle
demiştir:)
Resulullah (Salîallahu
Aleyhi ve Sellem) geceleyin Âişe'nin yanından çıkmış. Âişe demiş ki: Ben onu
kıskandim. Az sonra gelerek benim ne yaptığımı gördü. Ve:
«Sana ne oldu ya Âişe!
Kıskandın mı?» diye sordu.
— Bana ne olacak, benim
gibisi, senin gibi bir zâtı kıskanmaz dedim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'.
«Sana şeytan’ın mı
geldi?» dedi. Ben:
— Yâ Resûlallah! Benimle beraber şeytan mı var?
dîye sordun
«Evet!» dedi.
— Yâ her insanla birlikte? dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
— Seninle de mi yâ Resûlallah? dedim.
«Evet! Lâkin Rabbîm onun
hakkında bana yardım etti, tâ ki müsluman oldu.» buyurdular.
İzah:
Bu hadislerin birinci
rivayeti Arab yarımadasında şeytan’a ibâdet edecek kimse kalmadığını
bildirmektedir. Nevevi: «Bu hadîs Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
mu'cizelerindendİr.» diyor. Filhakika Arab yarımadasında o günden bugüne
müslüman olmayan yoktur. Fakat şeytan her ne kadar müslümanları dinlerinden
döndüremiyeceğini anlamışsa da aralarında fitne ve fesad saçmak için dâima
koşmuş ve hâlen çalışmaktadır.
Arş: Hükümdarın tahtı
demektir. Şeytan’ın tahtından murad; bulunduğu merkezdir. Hadîs-i şerîf
şeytanın merkezi su üzerinde bulunduğunu anlatmaktadır.
El-Mebârik nam eserde
şöyle deniliyor: «Şeytanın tahtını su üzerine koyması hakikî olabilir. Allah
Teâlâ istidrac için o’na bu kudreti vermiştir. Fakat bu söz onun şiddetli
azgınlığını ve ordusu arasında emrini getirdiğini temsil de olabilir. Her iki
takdire göre de Resulullah (Sallallohu Aleyhî ve Sellem) bu tumturaklı ibareyi
(yâni; tahtının su üzerinde oluşunu) onunla istihza için kullanmışa benziyor.
Çünkü aynı ibare Allah hakkında kullanılmış (Ve onun arşı su üzerindeydi)
buyurulmuştur.» Feesleme» kelimesi «Feeslemü» şeklinde de okunmuştur. Bu
takdirde cümlenin mânâsı ben ondan kurtuldum, demek olur. Ulema bu iki
rivâyetin hangisi tercih edileceğinde ihtilâfa düşmüşlerdir. Hattâbî : Sahih ve
muhtar olan refî' rivayeti (yâni; eşlemü) dır.» demiş; Kaadî Iyad ise «esleme»
rivayetinin muhtar olduğunu söylemiştir. Çünkü bundan sonra Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Artık bana hayırdan
başka bîr şey emretmiyor.» buyurmuştur. Eslemenin mânâsında da ihtilâf vardır.
Bazıları bunun teslim oldu mânâsma geldiğini söylemiş; bir takımları da
Müslüman ve Mu'min oldu mânâsında kullanıldığını bildirmişlerdir. Hadîsin zahir
mânâsı da budur.
Kaadî Iyâd şöyle
demiştir: «Bilmiş ol ki, ümmet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in cismiyle,
fikriyle ve diliyle şeytan’dan masum ve mahfuz olduğuna ittifak etmiştir.»
Bu hadisler şeytan’ın
vesvesesinden fitne ve igvasmdan korunmak gerektiğine işaret etmektedirler.
Şeytanın dâima bizimle beraber olduğunun bildirilmesi imkân nisbetinde ondan
korunalım diyedir.